Ana içeriğe atla

TÜRK SANAYİ DEVİ'NDEN ABD'YE DAVA

Sanayi devi Erdemir’in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pandır’ın gözü kulağı, Türk Hükümeti’nin Dünya Ticaret Örgütü’nde ilk kez ABD’ye karşı açacağı davada...

Rahime Baş Uçar'ın röportajı

Sanayi devi Erdemir’in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pandır’ın bu yıl gündeminde 500 milyon dolarlık yatırımdan ilk kez Ar-Ge merkezi kurulmasına kadar birçok proje var. Ancak gözü kulağı, Türk Hükümeti’nin Dünya Ticaret Örgütü’nde ilk kez ABD’ye karşı açacağı davada… 

TÜRKİYE’NİN demir çelik devi Erdemir, bu yıl kuruluşunun 50. yılını kutlayacak. Karadeniz Ereğli’de devletin kurduğu sanayi şirketi ve bağlı iştirakleri 2005 yılında özelleştirildi ve büyük hissesi Oyak Grubu’na geçti. Erdemir Grubu’nun amiral gemisi Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş, Karadeniz Ereğli’ye hayat veren bir tesise sahip. Grup bünyesinde İskenderun Demir Çelik’in yanı sıra üç şirket daha bulunuyor. Erdemir Grubu’nda 13 bin kişi çalışıyor. Geçen yılki cirosu 5.3 milyar dolara ulaşan Erdemir’in FAVÖK’ü (faiz amortisman ve vergi öncesi kar) bir önceki yıla göre yüzde 15 artışla 1.14 milyar dolar oldu. Avrupa Birliği ülkeleri içinde üçüncü büyük demir-çelik üreticisi unvanına sahip olan Grup, 2015’te de düşen cevher ve mamul fiyatları nedeniyle 2014 rakamlarını korumaya çalışacak. 2020 Vizyonu çerçevesinde Erdemir önümüzdeki beş yılda 500 milyon dolarlık yatırım yapacak. 

Erdemir’in kaptan köşkünde otomotiv sektörünün yakından tanıdığı bir profesyonel olan Ali Pandır oturuyor. Tofaş’ın eski CEO’su olan ve İtalyan otomotiv devi Fiat’ın Türkiye temsilciliğini yapan Pandır, 33 yıllık otomotiv deneyiminden sonra aslında yarı emekli olmuştu. Bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak adım attığı Erdemir’in Kasım 2013’te yönetim kurulu başkanlığını üstlenen Pandır, şimdi Erdemir’i dünya klasmanında bir şirket yapmak amacıyla oluşturduğu 2020 Vizyonu’nu hayata geçirmeye çalışıyor. Grup, Pandır’ın yönetiminde tarihinde ilk kez Ar-Ge merkezi kuruyor. Dünyada yeni satın alma fırsatları kovalayan şirket, ABD’de Erdemir’in hammaddesiyle üretilen borulara konulan yüzde 15 telafi vergisi konusunu da yakından takip ediyor. “Ekonomi Bakanlığı’mız Dünya Ticaret Örgütü’nde Amerika’ya dava açmaya hazırlanıyor” diyor Pandır ile Erdemir’in 2020 hedeflerini konuştuk…

Otomotiv sektöründen sonra Erdemir’in başına nasıl geçtiniz?

Yarı emekliyken ve Nişantaşı’nın güzel ortamına alışmışken tekrar sahalara döndüm. Aslında ben Türkiye’nin ilk bağımsız yönetim kurulu üyesiyim. Erdemir’de bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak göreve başlamıştım. Çok alışık olunmayan bir durum ama yönetim kurulu başkanı oldum. Bir buçuk yıldır da bu görevi yürütüyorum. Benim öğrencilik yıllarımda Türkiye’nin ağır sanayisi Erdemir olarak anılırdı. Ayşe fırını fenomendi. Fakat Türkiye montaj sanayi ile gelişince ağır sanayi tarafının dışında kalmışım. Şimdi işin içine girince bakıyorum ki hakikaten muazzam büyük yatırımlar. Bugün özel sektör eliyle böylesi fabrikaların kurulması mümkün değil. 

Sanayinin GSMH içindeki payı azalarak yüzde 15’lere kadar geldi. Bu noktada Erdemir olarak misyonunuz nedir? 

Biz mümkün olduğunca sanayinin önemini her ortamda anlatmaya çalışıyoruz. Türkiye’de otomotiv de elektronik de aslında bir montaj sanayi. Oysa esas sanayinin bel kemiği ağır sanayidir. Katma değer de burada. Bu sanayilerin desteklenmesi gerektiğini Hükümete anlatmaya çalışıyoruz. 

Yeni teşvik kanununu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yüksek teknolojili ürünlere teşvik verilecek. Ancak ileri teknoloji, yüksek katma değer değildir. Bilakis yüksek teknolojili ürünler az katma değerli oluyor. Elektronikte olduğu gibi… Biri yerli cep telefonu yapıyor ama ne kadarı yerli? Biz yüksek teknolojili değiliz. Ama yaptığımız işin katma değeri yüksek. 

Türkiye’de cevherden üretim yapan tek demir çelik tesisi Erdemir. Rakiplerinizle aranızdaki maliyet avantajı ortadan kalkarsa ne yapacaksınız?

Son yıllarda cevher fiyatlarının 120’den 55 dolara kadar düşmesi nedeniyle rakiplerimize karşı bir maliyet avantajımız var. Rakiplerimiz devlet teşviki ile entegre tesis olurlarla bizimle olan maliyet farkını kapatabilirler. Bu nedenle bizim başka bir boyuta geçmemiz lazım. Rakipler sıcak ticari saç yaparken – ki üretimimizin yüzde 60’ı böyle – bizim üretimimizin büyük bölümünü daha yüksek katma değerli, yüksek mukavemetli çeliklere çevirmemiz gerekiyor. Türkiye’de tank yapılacak. Onun zırh çeliğini yapmak için araştırma yapıyoruz. Dünyadaki bin 800 çelik şirketinden yalnızca 10’u teknoloji geliştiriyor. Onlar da yıllardır Ar-Ge’ye yatırım yapıyorlar. Bizim de geliştirdiğimiz 300’e yakın çelik var ama bunlar jenerik formülün varyasyonları. Bugüne kadar ileriye yönelik bir şey yapamadık. Çünkü şu ana kadar Ar-Ge’miz yoktu. Ar-Ge’yi ben geldikten sonra kurduk. 

Erdemir gibi bir şirketin Ar-Ge’sinin olmaması inanılmaz!

Halen Ereğli’de Ar-Ge laboratuarlarımızı kuruyoruz. Şu ana kadar 25 milyon dolar fiziki yatırım yaptık. Bu merkezde çalışacak yurtdışından araştırmacı mühendis ithal edeceğiz. Sertifikamızı almak üzereyiz. Laboratuvarlarından birinde çelik simülasyonu yapabilecek bir yer olacak. 500 metrekare büyüklüğündeki haddehaneyi bir odaya sığdıracağız. 

Üretime yönelik yatırım planlarınız neler?

Şu anda Türkiye’de üretilen otomobillerde kullanılan sacın yüzde 50’sini biz yapabiliyoruz. Bunu yüzde 70’e çıkarmak istiyoruz. Ereğli’deki galvaniz hattımız 350 bin ton çelik üretiyor ve dolu. İkinci galvaniz hattını kurmak için ihaleyi bitirdik. Yaklaşık 100 milyon dolara mal olacak. Ayrıca çelikte ebat olarak kısıtlarımızı azaltacağız. Örneğin otomobilde kullanılan tavan sacı yapacak tesisimiz yoktu; onu da kuruyoruz. 

Yatırım paketi içinde başka neler var?

İskenderun’da haddehane kapasitemizi hem kalınlık hem de kalite olarak artıracak bir yatırım planlıyoruz. 14 oksijen tesisimiz vardı; 15’inciyi kuruyoruz. Kok fabrikalarımıza ilave gerekiyor. Bunların hepsi büyük yatırımlar. Hepsini toplarsanız 500 milyon doları buluyor.

Yurtdışı ile ilgili satın alma planlarınız devam ediyor mu?

Yurtdışında maden ve haddehane almak için de bakınıyoruz. Genellikle Kanada ve Avusturalya’da demir madeni bakıyorduk. Bu konuda biraz durduk; maden fiyatları 50 doların altına inince birçok küçük madenin işletmesi fizibıl olmaktan çıktı. 

Haddehanelere ilginiz devam ediyor mu?

Haddehane bakıyoruz. Bizim için fizibıl olabilecek kendi tedarik zincirimize entegre edebileceğimiz yerler belli. Ya Akdeniz Havzası’nda, ya Doğu Avrupa’da olmalı. Bizim zaten Romanya’da elektrik sacı yapan bir tesisimiz var. 

2015’te dış rekabet Erdemir’i zorlayacak gibi görünüyor. Buna ilişkin ne tür stratejiler geliştirdiniz?

Bu senenin en zorlu kısmı, düşen cevher fiyatlarının ardından düşen mamul fiyatlarıyla marjlarımızı makul bir seviyede tutma meselesi. Dış rekabette adil olan ve olmayan rekabet var. Zaten adil olmayan bölümü hükümetin açtığı damping incelemesiyle soruşturuluyor. Özellikle Rusya ve Çin’den gelen mallarda büyük damping olduğunu tahmin ediyoruz. Ayrıca euro’nun dolar karşındaki kaybı, Avrupalı üreticilerin daha önce yüksek olan maliyetlerini bize yaklaştırdı. Dolayısıyla Avrupa ve Rusya rekabetiyle karşı karşıyayız.

ABD pazarındaki sorunlar çözüldü mü?

ABD büyük ve karlı bir pazar ama sürekli korumacılık yapıyor. Geçen sene Türkiye’ye özellikle de Erdemir’e karşı bir hareket başlattı. Çelik sanayinin büyük bir lobisiyle 170 senatörün mektubuyla bize karşı bir vergi koydular. İddiaları, “OYAK bir devlet kuruluşudur. Devletten sübvansiyon almaktadır...” Onun savaşını vermeye çalıştık, veremedik. Amerikan hükümeti bizi muhatap almadı. Çünkü vergiyi bizim mamullerimizle yapılan borulara koydukları için kendimizi savunamadık. “Vergi boruya karşı konuldu siz muhatabımız değilsiniz” dediler. Yüzde 15 telafi vergisi koydular. 

Bu verginin kaldırılması için başka bir adım atılmayacak mı?

Aslında tehlike büyük… Ereğli malı ile yapılan borular sübvansiyonludur deyip vergiye tabi tutulduğu zaman bunu genişletme ihtimali var. Ve genişletmeye başlardılar. Geçen sene petrol borularıydı; 15 gün evvel hat boruları denilen borulara da vergi geldi. Şimdi sıra su borularına geçebilir. Ardından her şeye yayabilirler. Amerika’ya ihraç edilen Doblo’nun sacı da bizim, zeytinyağı tenekesinin sacı da… Ayrıca bu vergi başka ülkelere de yayılabilir. Bu büyük tehlikeyi hükümetimize anlattık. Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekçi Bey bizi çok iyi savunuyor. Amerikan Ticaret Bakanı ile konuyu defalarca müzakere etti ama değiştiremedik. Amerika’daki bu lobiler o kadar kuvvetli ki… Ekonomi Bakanlığı şimdi başka bir silahı kullanmaya hazırlanıyor. Cenevre’deki Dünya Ticaret Örgütü’ne Amerika’yı şikayet edip orada dava açmaya hazırlanıyor. Belki bu dava 2-3 sene sürer ama ABD’ye bir diş göstermiş oluruz. 

Bu dava başka ülkelere karşı da açılabilir mi? 

ABD koyduğu telafi edici vergi ile “Türkiye hükümeti sübvansiyon ediyor, onun için vergi koydum” diyor. Diğerleri ise anti-damping vergileri... Damping vergileri bir şirkete, bir olaya ve belli bir döneme özgü konuluyor. ABD ise gümrük vergisi koyuyor; bu başka bir şey. Bunu kaldırmak lazım. Dünya Ticaret Örgütü’nde ABD, Çin’e karşı birçok vergi davası kaybetti. Bu Dünya Ticaret Örgütü’ndeki ilk davamız olacak. Dünya Ticaret Örgütü’nün kurucusu olan AB’yi kendi örgütünde mahkum ettirmek önemli bir aşama olacaktır.

50. yıla özel kutlamalar yapacak

Ereğli Demir Çelik bu yıl kuruluşunun 50. yılını kutluyor. Bu yıla özel bir kitap ve film hazırlanıyor. Kitapta, Erdemir’in temelini atan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile yapılmış bir mülakata da yer veriliyor. Ali Pandır, “Erdemir’in tarihi Türk sanayisinin tarihidir. Bu tarihte imzası olan herkesle konuşuluyor” diyor. Bu yıla özel bir çelik heykel yarışması da yapılacak. Yıl boyunca kokteyller ve gösterilerle devam edecek kutlamaların önemli bir ayağı da şenlik havasında Ereğli’de gerçekleştirilecek. 

“Ereğli’nin bağımlılığı azaltılmalı”

Karadeniz Ereğli demek Erdemir demek… Ali Pandır’a özelleştirmeden sonra Ereğli halkının ve sac tüccarlarının yaşadığı sıkıntıyı da sorduk. Kamu döneminde kurulan Erdemir’de bir satış teşkilatı kurulmadığı için şehirde 500-600 sac tüccarı oluştuğunu belirten Pandır, özelleştirmeden sonra ilk etapta 50’ye inen tüccar sayısının 2008 krizinde iyice azaldığını söylüyor. Pandır, “Sermayesi güçlü olup o fırtınayı (2008 krizi) atlatan 8-10 tüccar vardı. Biz bunlara yardım etmeye çalıştık, vade yaptık ama hibe yapacak değiliz” diyor.

Şehrin Erdemir’e çok bağımlı olması nedeniyle en ufak bir hareketlerinden etkilendiğini söyleyen Pandır, şu değerlendirmeyi yapıyor: “Ekmek bile Ereğli’den alınmıyor. Çünkü biz global bir şirketiz. Bazı konularda ülke çapında ihaleye çıkılıyor. Ereğli’de bizim dışımızdaki sanayilerin de gelişmesi gerekiyor. Gemi inşa sanayi denendi ama tutmadı. Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı ile yakın çalışıyoruz. Ereğli’ye özel bir teşvik mekanizması getirilip, bizim ürünlerimizle çalışan sac, demir işleyen sanayilerle zaman içinde bu bağımlılığı kıracak bir yapı oluşturmak lazım.”

Kariyerini dünyada yaptı

Ali Pandır, 1956 doğumlu. İTÜ’den makine mühendisi olarak mezun oldu. Kariyerine Tekersan firmasında başladı. Sonra sırasıyla Koç Ar-Ge, Otokar ve General Motors Türkiye şirketlerinin üretim ve satış sonrası birimlerinde görev yaptı. 1990-1993 arası GM Türkiye’nin yapılanma sürecinde Opel için satış sonrası ve yedek parça ağının kurulma sürecini yönetti. Daha sonra kariyerine Almanya’da GM’in Doğu Avrupa, Asya, Ortadoğu, Afrika, Güney Amerika pazarlarının uluslararası alanda satış sonrası üst düzey yöneticisi olarak devam etti. Çin ve Singapur’da GM’in Asya ve Pasifik operasyonlarını kuran ve yöneten Pandır, 2005’te GM Endonezya’nın başına geçerek 2006’ya kadar şirketin CEO’luğunu yürüttü. Ardından Fiat’a transfer oldu ve altı yıl boyunca Tofaş CEO’su olarak görev yaptı. Bu görevinin ardından Fiat Türkiye temsilcilik ofisinin başına geçti. Yarı emekli hayatı yaşarken Kasım 2013’te Erdemir’in Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Her gün düzenli spor yapan Ali Pandır, açık havada bisiklete binmeyi seviyor. 

Erdemir ve iştirakleri

Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş.
İskenderun Demir ve Çelik A.Ş.
Erdemir Çelik Servis Merkezi San. (Ersem)
Erdemir Madencilik San. ve Tic. 
Erdemir Romania S.R.L.

Ayda bir Ereğli’deki fabrikalara giden Ali Pandır, bir aya kadar İstanbul Batı Ataşehir’deki yeni ofisine taşınmaya hazırlanıyor. 

Para Dergisi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ESAS HOLDİNG YÖNETİM KURULU ÜYESİ ADANALI ERHAN KAMIŞLI İSTANBUL'DA YER ARIYOR..

1964 doğumlu olan Erhan Kamışlı, Şevket Sabancı’nın kızı Emine Sabancı Kamışlı’nın eşi. Çiftin 2 oğlu var. Erhan Kamışlı tam bir golf tutkunu, ‘ailesi ve golf tutkusu’ hayatının vazgeçilmezleri.. Hastane konusunda Anadolu’ya ağırlık verdiklerini söyleyen Esas Holding Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Kamışlı, “Sağlıkta en iyi ve etik olanı yapmalısınız. Ekonomik anlamda bu yüzden işimiz zor. Biz uzun vadeli düşünüyoruz. Anadolu’da 7 hastanemizle hizmet veriyoruz. İstanbul’da yokuz ama arayış içindeyiz. Toplam 550 yatağımız var. Bu yıl 1 milyon hasta bakacağız Anadolu’da. Geçen sene bu sayı 850 bindi” dedi. Erhan Kamışlı Esas Holding Yönetim Kurulu üyesi. Pegasus, Electro World, Medline, AFM sinemaları gibi markalarıyla havacılık sektöründen sağlık sektörü ve gayrimenkule farklı alanlarda yatırımları olan Esas Holding’te sağlık alanın sorumluluğu Erhan Kamışlı’da.  Grubun sağlık ve gayrimenkul yatırımlarıyla ilgilenen Erhan Kamışlı’yla Esas Holding’in Kavacık’taki merkezinde buluşt...

HOTİÇ'E "ESAS" ŞOK!

Ortaklık için Hotiç’le masaya oturan Esas Holding, görüşmeleri sonlandırdı. Kararın alınmasında marka performansındaki zayıflığın etkili olduğu belirtildi. Pe­ra­kende­de bir ortak­lık gö­rüş­me­si da­ha ay­rı­lık­la so­nuç­lan­dı. Bu yıl ba­şın­da Tür­ki­ye­’nin en bü­yük ayak­ka­bı mar­ka­la­rın­dan Ho­ti­ç’­e Esas Hol­ding ta­lip ol­muş ve or­tak­lık gö­rüş­me­le­ri baş­la­mış­tı. Geç­ti­ği­miz gün­ler­de, iki ta­raf da şart­lar üze­rin­de uz­la­şa­ma­ya­rak or­tak­lık­tan vaz­geç­ti. Uzun sü­ren gö­rüş­me­le­rin tı­kan­ma­sıy­la il­gi­li pe­ra­ken­de ko­ri­dor­la­rın­da fark­lı se­nar­yo­lar ko­nu­şu­lu­yor. İl­ki, Esa­s Holding’in mar­ka­nın per­for­man­sı­nı be­ğen­me­me­si. İkin­ci­si ise Ho­ti­ç’­in şir­ke­tin ta­ma­mı­nın ve­ya ço­ğun­lu­ğu­nun sa­tın alın­ma­sı­na ya­naş­ma­ma­sı. Fark­lı de­ğer­ler Her iki şir­ke­te de ya­kın isim­le­re, or­tak­lık­tan vaz­ge­çil­me­si­nin ne­de­ni­ni sor­dum. Şir­ke­tin de­ğe­riy­le il­gi­li iki ta­ra­fın çok fark­lı ra­kam­lar üze­rin­de...

ÜNLÜ GİYİM MARKASINI SATTI,RESTORAN İŞİNE GİRDİ

Markasını devreden, ancak üretim tesislerinde fason üretime devam eden şirket, yeni dönemde restoran işine odaklanmaya karar vermiş. Arslanlı Örme Sanayii’nin sahibi Kaynar Ailesi restoran işletmeciliği alanına hızlı bir giriş yaptı. Yakın zamanda Arslanlı markasını devreden, ancak üretim tesislerinde fason üretime devam eden şirket, yeni dönemde restoran işine odaklanmaya karar vermiş. Arkadaşımız Ceyhan Konuk’un görüştüğü ailenin ikinci kuşak temsilcisi Erman Kaynar, bu işe ciddi bir kaynak ayırdıkları bilgisini veriyor. Kaynar, yakın zamanda tekstil işinden tamamen çıkmayı planladıklarını da ekliyor. Levent’te Kanyon AVM’nin hemen yanında yer alacak Butcha Steakhouse ve Marly şirketin ilk yatırımları. Bu restoranlar 1 Ağustos’ta hizmete girecek. Butcha Ankara’da da şubeleri bulunan ünlü bir steakhouse. Markanın İstanbul haklarını satın alan Kaynar Ailesi, bu markayla büyümeye devam edecek. Marly ise geniş bir bara sahip ve dünya mutfaklarından örnekler sunan yeni bir format ol...